Pazar, Aralık 07, 2014

GEZİ | Nostalji

Bundan yedi sene önceydi... Daha sadece 19'ken, İzmir'i çok sevip başka bir şehrin hayalini bile kuramıyorken, tüm can arkadaşlarım İzmir'deyken, üniversite için ayrılanlar da hep civardayken hayatıma Eskişehir girmişti. Planımda olmayan bir tercihin sonucuydu ve önümde koskocaman bir dört yıl vardı.


O zaman upuzun gelmişti dört yıl. Hiç bitmeyecek gibiydi. Ama bitti. Söylenerek gittiğim, zaman zaman "İzmir'i özlüyorum" diye burun kıvırdığım şehir bana dört yıldan fazlasını kattı ve birbirinden güzel bir sürü anıyla kalbimin en güzel köşesine yerleşiverdi.

Pek çok anlamda ilk'lerim oldu. Olgunlaştırdı, büyüttü, üşüttü, yeri geldi ayaklarımı yerden kesti. Ama en önemlisi de özgürleştirdi. Gerçek olan en kıymetli hayallerimin de başrolündeydi bir kere. Can arkadaşlara gelince; o kategoriye muhteşem bir üçlü daha ekledi. Giderken ağlıyordum Eskişehir'e ama dönerken daha da abartmıştım, gözlerim son gün resmen balon gibiydi.


Okul biteli ne ara üç yıl oldu onu da bilmiyorum ama şimdilerde oraları çok özlüyorum. Hep kocaman valizlerle gittiğim, soğuğunda buz kestiğim, her köşesinde öğrenci olan, her seferinde daha da güzelleşen biricik şehrime geçtiğimiz hafta yine ama bu defa minicik bir valizle gitmiştim. Sabahın erken saatlerinde de orada olunca dinlenmek yerine elimde kahvemle tüm o zamanları düşünerek nostalji yapmayı seçtim.


Zaman Eskişehir'de yine çok çabuk geçti ancak en sevdiğim tarafı bir güne yine bir sürü şey sığdı. Ama benim en keyif aldığım Adalar'ı aheste aheste turlamaktı.

Eskilere göre daha kalabalıklaşmış ama olsun, orası her haliyle benim kabulüm. Ve zaten diyenler de haklıymış. Burada geçirdiğin güzel zamanların varsa, bir şehir sana üniversite hayatından fazlasını katıp seni dışlamadan içine aldıysa kopmak gerçekten imkansızmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder