Dar ama sevimli taş sokaklar, arnavut kaldırımlar, köy kahveleri, gökyüzünü rahat bırakmış alçak yapılar, bisikletli mahalle sakini, en taze meyve sebzeleriyle sokak arası satıcılar, hafif rüzgar, tatlı bir sıcak ve tüm istediklerini elde etmiş mevsimlerin biriciği yaz... Bunlar benim Urla'yı sevme sebeplerimden sadece birkaçı. Daha fazlasını ise gittikçe keşfediyorum.
Özellikle ofis hayatıyla daha fazla haşır neşir olmaya başlayalı haftasonları kendimi daha çok sahillere, çimlere, toprağa atasım geliyor. Hele ki bazı günler aynı bu fotoğrafta olduğu gibi makyajın zerresini yüzüm kabul etmiyor. Kardeşim makyajsızlığa gardını gözlükle almış, benim gözlüğüm kafamda öyle de bir pervasızlık :p Herneyse kendimi doğa ananın şefkatli kollarına bırakma arzum yine geçtiğimiz bir hafta ortasında belirince önce namını çok duyduğum Yörük Aile Evi'nin resimleriyle teselli oldum, sonra bir baktım ki Pazar erkenden yollara düşmüşüz! :o
Post'u paylaşma tarihim aslında biraz gecikti. Ramazan dolayısıyla bir lezzet yazısı yazmamayı tercih ettim. Umarım herkes için bereketli bir Ramazan ve mutlu bir bayram olmuştur.
Yörük Aile Evi kahvaltılarıyla çok ünlü. Ancak sadece sadece kahvaltıdan ibaret bir yer de değil. Diğer seçenekler de harika bir referans olan kahvaltısıyla denenmeyi hak ediyor. Bir kere ürünlerin çoğu organik ve civardaki köy halkının mahsulleri. Bu yüzden gözlemelerden peynirlere, yumurtadan zeytine her şeyde doğallığın lezzeti vardı. Bu lezzete artık çok ender rastlamak ne kötü :o
Yörük'te kahvaltının bir diğer güzel yanı da serpme kahvaltı kültürüyle servis yapmaları. Bence ne tabakta hazır gelen sunum ne açık büfe, serpme kahvaltının tadını vermiyor veremiyor. Bence Cemal Süreya'nın mutlulukla ilişkisi olmalı dediği kahvaltı en çok evdeymiş de tüm masa donatılmış gibi yapılınca güzel. Bir de buna doğa harikası yemyeşil bir alan eşlik ediyorsa; daha fazlasına gerek yok. :)
Servise gelince; Yörük'te servis de son derece hızlı ve bilinen kahvaltı mekanlarının aksine uzun uzun bekletmiyorlar. Ki bu bence önemli bir sorun. Misal Çeşme'de Sedir'e gidin, normal bir kalabalıkta bile kahvaltı servisi için en az yarım saat bekletiliyorsunuz. Kapıda, oturabilmek için beklediğiniz süreyi saymıyorum bile. Yörük'te böyle bir sorun da yoktu, bu sorunu fazla ve ilgili personelle çözmüşler.
Günün devamı da Urla'nın enfes koylarından birinde bu yazın denizle ilk kucaklaşmasıyla geçti. Hatta o da bir başka post'un konusu olmuştu. Temmuz ayı benim için güzeldi ama bitti. Zaten doğum günüyle ve beş günlük tatille gelen bir ay kötü geçebilir mi... :)
Tatile nazar boncuğu olarak iliştirilmiş iki günün biri de bugün bitti. Benim için zor bir gündü. O yüzden yarını kolaylaştırmak için hafta sonu dileğim şimdiden hazır. Herkese mutlu ve çabucak gelecek hafta sonları! :)
Devamını Oku