Pazartesi, Temmuz 21, 2014

BEN HALİ | 26

26 yıl önce bugün doğmuşum. Düne kadar yaşım sorulduğunda 25 diyordum ki aslında zaman da sanki daha çabuk geçiyor. Yirmi beşinci doğum günüm dün gibiyken bugün yeni yaşımı kutladım. En sevdiklerimle. Yüzümden hiç eksik etmemeye çalıştığım gülümsemenin en kocaman ve en güzel sebepleriyle.

Son birkaç senedir zamanın bana kattıklarıyla daha iyi özdeşleştiğimi hissediyorum. Onlarla daha iyi yoğruluyorum ve hepsi beni ben yapanlara ama küçük ama büyük katkılar sunuyor. O yüzden de sanırım, artık bir noktada duraklayıp kalmıyorum. Başıma gelen her şeyin bir nedeni olduğuna ve onlarla kendim olduğuna inanıyorum.


Güzel şeylerin kıymetini daha çok bilmeye çalışıp, aileme, kardeş gibi dostlarıma, sevdiklerime daha sıkı sarılıyorum. İçimdeki çocuğu yaşatmakla ve onun heyecanını asla geri plana atmamakla beraber artık içimde bir yetişkinin varlığının da belirginleştiğinin farkındayım. Ve artık ona da kulak veriyorum. İstemediğim sonuçlar karşısında içimdeki çocukla uzun uzun ağlamak yerine yetişkini devreye koyup onunla yeni çözümler, yeni yollar bulmaya çalışıyorum.

Uyanıp sağlıkla geçirdiğim her güne şükrediyorum. Kendimi seviyorum ve en çok yaptığım şeyi, kendimi acımasızca eleştirmelere doyamamayı biraz dizginlemek için naçizane üretmeye çalışıyorum. Üretemediğim bir günün sıradanın ta kendisi olduğunu bilmeye ve sıradanın çarkına dahil olma fikrine dayanamıyorum. Çokça yazmak, çokça ilham almak, çokça okumak, kocaman ya da mütevazı sofralarda güzel zamanlar yaratmak, keşfetmek, gezmek, gülmek... Kendi adıma üretmekten de sanırım en çok bunları algılıyorum.

26'nın ilk gününde böyle hissediyorum. Şanslı hissediyorum. Kat edeceğim upuzun bir yol olmasını diliyor; sahip olduklarımla daha güzel şeyler yapacağım inancını taşıyorum. Kendimi seviyorum. Okumayı, yazmayı, yeni keşifleri, dinlemeyi, hayal kurmayı, ayakkabıları, renkleri, doğayı, arkadaşlarımı, yengeç burcu olmayı çok seviyorum. Ve sanırım evet; Polyanna'yı da seviyorum :p Bugün en çok aldığım dileği bir de ben kendim için diliyorum. Gülen yüzüm hiç kaybolmasın. Her ne olursa olsun kocaman hep kocaman güleceğim güzel bir 26 olsun! İyi ki doğmuşum. :)
Devamını Oku

Çarşamba, Temmuz 16, 2014

STİL | Yine mi çiçek


Ah keşke şu an Sezen Aksu ve Meral Okay'ın o muhteşem şarkısındaki gibi Madam Despina bir masa kuracak olsaydı. Kirli beyaz muşamba örtüler serseydi, sediri de asmanın altına çekseydi... Ama maalesef. Üstelik tatile daha çok var!

Ben de o 'çok var'ı' çabucak bitirebilmek için sabır mekanizmamı olanca çiçek, börtü böcekle çalıştırıyorum. Mesela bu fotoğrafların çekildiği yeşil alanı çok seviyorum. Günün belli bir zaman diliminde orada olmak çok hoşuma gidiyor.


Hani bir söz var "kırmızı olsun üç kuruş fazla olsun." İşte ben tam o sözün insanıyım. Hatta bana göre yeşil de olsun üç kuruş fazla olsun, mavi de olsun üç kuruş fazla olsun, bir üç kuruş da mordan ekle derken listem baya uzar... :)

Sanırım bu ayakkabıyı görür görmez onca vurulmam da bundan. Hem çiçek hem bol renk; ikisi beraber. Kendisiyle ilk kuzenim sayesinde tanıştım. Onda görür görmez bayılmıştım, sonraki süreç de zaten gayet açık. :)


Biraz da Yengeç burcu olmamdan sebep bana yazı hatırlatacak parçaları seviyorum. Ve o parçalarla da uzun upuzun süreler geçiriyorum. Bu yaz için de bu ayakkabıları seçtim! Kimi zaman böyle çimenlerle kavuşup daha bir canlanacaklar, kimi zaman renksiz günüme renk katacaklar. Mesela bugün de güzel mi güzel bir şarkıyı dinleyip bu post'a o şarkının adını vermeme sebep oldular. <3

Devamını Oku

Cuma, Temmuz 11, 2014

STİL |Puan


Puantiyenin havası bir başka. Böyle nasıl anlatsam; naif, çocuksu, zarif, nostaljik... Bana mesela hep eski zamanları hatırlatıyor, 50'leri 60'ları... Kendi tarihime gidecek olursam da 90'ların başlarını. Zira kendi tarihimde puantiyeyle tanışmam kız torun bolluğuna çok yerinde bir çözüm bulan anneannemin tüm kız torunlara aldığı puantiyeli eteklerle olmuştu. Hepimizin pişti olma riskine ise anneannem, bir bölümümüze kırmızı bir bölümümüze yeşil renkli puantiyeler seçerek engel olmuştu :)

O yüzden puantiyeye kendi naifliğinin ötesinde ayrı da bir sempatim var benim. Sempatim sonucu aramızda oluşan bağ da bu elbiseyi görür görmez önce kabine sonra kasaya gitme sebebim. :)


Puanlara bir an dikkatle bakınca ne kadar çoklar ama ne güzel duruyorlar. Oysa ki kalabalığın uyumu zor. Çokluğun içinde bir düzen kurmak her yiğidin harcı değil ve çok zor. Bunu başaranlara da kocaman bir alkış!

Mesela uzun uzun saatlerini ofiste, işte geçiren, yine uzun sayılabilecek vakitleri yollarda tüketen, çalışan, bakımlı, güçlü ve aynı zamanda özverili olmak zorunda olan, takdire şayan bir tempoyla düzen yaratabilen herkese sizden kaç puan gider?


Benden direk on puan! İçinden onluk bir desteyle şımarma şansı verdiğin için de teşekkürler puantiye! <3


Bu fotoğrafları çekildiğim güne Cemal Süreya eşlik ediyordu. Onun bu güzel dizeleri de bizim olsun mu...

 Soruyorlar bir de nerdeyim

Minibüs şarkılarında güllerdeyim

Bilirim az buçuk ne istediğimi

Aykırı dalda açmışsa da çiçeğim

Doruklara tırmanıyor patika

Doyumsuz bir sarmaşık gibi

İte kaka yürüyorum kalabalıkta

Sesim tanınmaz bir çocuk sesi
Devamını Oku

Pazartesi, Temmuz 07, 2014

DÜNYA HALİ | Yengeç


Dikkat dikkat! Bu fotoğrafta gördüğünüz tipik bir Yengeç burcu temsili olabilir. :) Denizi ayrı kenarını ayrı sevmek, mavinin tonuna bağlı duygu değişimleri yaşamak, çok sevindiği zaman da çok üzüldüğü zaman da bire bin katmak gibi özelliklerle kendini gösterir :) Benim bu defaki bire bin katmam sevinçten. Sevincimin sebebi de denizle ilk kucaklaşma. Yer Urla Bodrum koyu. Deniz tam sevdiğim gibi yani buz gibi. Atladıkça çocuklar gibi şen yapan, hafiften de sersemleten iskelesi sayesinde hava pişirse de sorun yok.


Bu fotoğraflar çekilirken renklerle özel bir uyum yaratmak gibi bir amacım yoktu. Uyum kendiliğinden gerçekleşmiş! :o Fonum da ben de çokça sarı, mavi, yeşiliz. <3





Bence biz doğanın farklı farklı çocukları; en çok birbirimizle güzeliz. Bu birbirimize kavuşurkenki coşkulu sevincimiz de belki o yüzden. İşte mesela denizle ilk kucaklaşma, yemyeşil dağla, mis kokulu çiçekle ilk buluşma, çimenlere yayıldıkça mayışma, bulutların arasından geçtikçe oluşan kalpteki kelebek etkisi... Hepsi birbirimize çok yakışmamızdan.

Sanırım aramızdaki kendiliğinden uyumun sebebini buldum! :)

Devamını Oku

Çarşamba, Temmuz 02, 2014

Temmuz ayında doğduysanız, bir Yengeç burcuysanız,
Devamını Oku