Pazar, Nisan 27, 2014

KİTAP| Nisan'ı başka güzel yapan

DSCF9500


İzmir'e Nisan gelince işte böyle oluyor. Evet, hava bazen bir açıp bir kapayarak fazla naz tuz yapıyor ama yine de benim gönlümde baskın çıkan renkler oluyor. Yeşilin ve kırmızının bu tonu kendini bahara adamış, sarıyla mavi de yukarıdan el sallıyor; ben de her seferinde onların peşine takılıyorum. Arada bir havanın bozmasını da o yüzden pek umursamıyorum.


DSCF9495


Bir kitap fuarı gününde bu fotoğrafta da mesela güneş tam yüzüme vurmuş. Zamanlama biraz manidar çünkü saat akşam beş suları :o Tam akşam değil ama sabahın çoktan geçtiğinin ve vuran güneşin sabah güneşi olmadığının altını çizmeliyim. :p


DSCF9458


Benim için Nisan'ı bambaşka güzel yapan şeylerden biri de İzmir'de Kitap Fuarı. Yaşımın tek rakamlara tekabül ettiği yıllardan bu zamana babamla kazandığım en keyifli rutinim. Fuarın başladığı ilk haftasonu yapılan kahvaltının ardından günün kalan kısmının teması yıllardır baba-kız-kitap üçlemesinden oluşuyor. Rutini keyifli yapan kısım da sanırım bu.


DSCF9435


DSCF9459


DSCF9403


Biz de fuarın ikinci gününe rastlayan ilk ziyaretimiz de babam ve kardeşimle yine ellerimiz kollarımız dolu dolu çıktık. Yeni çıkanlar arasında kaybolduk, okunmamış eskilerden seçkiler yaptık. Orada olduğumuz süre içinde her kitap yalanıp yutulabilir lezzette görünüyordu. Yayınevlerinin indirimleri de kreması olmuş; biz de bu tada duyarsız kalamadık. :)


DSCF9504


Fuar yine her zamanki kalabalıklığındaydı. Geçen senelerden farklı olarak ise bu sene sahaf temasına hayli geniş yer ayrılmış. Kitapların birbirine sokularak ve her birinin kendi izini kararak oluşturduğu kocaman bir dünya bence sahaflar. Keşke daha da çoğalsalar.


Onun dışında bir güzellik daha yapılmış ki iyi mi kötü mü olmuş ben karar veremedim. Artık imza günleri için birçok yazarda imza salonları kullanılıyor. Bu kitap imzalatmak istemeyen okurlar açısından güzel ve standları daha rahat gezme şansı veriyor. Ancak fuar da bana o sırada bekleyerek, o sıralardan oluşan kalabalığı zigzaglarla aşarak güzel gibi geliyor. Kendim de zamanında üç saat beklediğim kuyruklardan yola çıkarak konuşuyorum :) O sıralarda muhabbetin, sıra ilerlerken incelediğin ve hiç aklında yokken aldığın kitapların tadı çok başka mesela.


10263326_10152159249358772_516089220_o


Ve bu pazar bitiyor fuar. Yani yarın son gün. Eğer gitmediyseniz pazar kalabalığı falan demeden bence mutlaka gidin. Kendinize göre bir şeyler bulamamanızın imkanı yok. Sonra o kitap kokusu, kitap dokusu, ayraçlar, film afişleri, dergiler, çeşit çeşit defterler, ajandalar; bunlarla geçen gün kötü hissetme şansı da tanımıyor. :)


Herkese mutlu haftasonları! :)


Devamını Oku

Cumartesi, Nisan 19, 2014

GÜZELLİK | Dışarıdan beslemek

DSCF9314


Hani "kendini sevmek" dedikleri şey var ya, çok kullanıldığından bazen anlamını yitirir gibi oluyor ama aslında ne doğru laf değil mi... Kendini önce içeriden seven insanın enerjisi dışarıya da yumuşacık dalgalarla ne güzel yayılıyor değil mi...


Ama bugünkü yazının konusu olayın biraz dışarıdan sevme kısmıyla ilgili. Günün hatırı sayılır yükünü taşıyan cildimize çok önem vermemiz gerektiğini düşünmemle bağlantılı olarak son zamanlarki cilt bakım rutinlerimle ilgili.


Cilt bakımı gerçekten hayli önemli konu. Gördüğü hasarları geri sarmanın pek mümkün olmadığını düşündüğümden doğru ürünleri doğru şekilde kullanmaya önem veririm ben hep. Öncelik tabii ki içeriden beslemek; bol bol gülmek, bolca su, doğru beslenme ve kesinlikle sigaradan uzak durmak. Ama kullanılan ürünler de bir o kadar önemli. Ben de baya ince eledikten sonra seçtiğim ürünlerle son zamanlarda mutlu mesut geçinip gidiyorum. Cildime geçtikleri kıyak sayesinde de onları bu yazıya konuk alıyorum!


DSCF9323


Nuxe Réve de Miel Jour/Day


Kremin kapağını açtığınızda sizi ilk olarak yoğu bir bitki kokusu karşılıyor. Bu kokuyu yoğun da bulabilirsiniz, sevedebilirsiniz. Ben sevenlerden oldum. Ve yarattığı yağlandırmadan neme doyurma etkisine bayıldım. Başka bir cezbeden yanı ise diğer Nuxe ürünlerinde olduğu gibi neredeyse tamamen doğal içeriklerden oluşması oldu.


DSCF9392


Nuxe Réve de Miel Nuit/Night


Bu gece kremi gün boyu bir nevi vantuz görevi gören cildimizin gece bakımını yapıyormuş. Koca günün yüzde bıraktığı zararları gece boyunca arı gibi çalışarak minimize ediyormuş. Koku konusunda aynı serinin ürünü olduklarından gündüz kremiyle aynılar. Benim bu kremde sevdiğim şey ise rahatlatma etkisi oldu. Makyaj temizleme ve toniklemenin ardında masaj yaparak cildinize sürdüğünüzde iyi geceler öpücüğü etkisi yaratıyor benden söylemesi! <3


DSCF9296


DDF Nourishing Eye Cream


Ben göz çevrem için nemlendirici kullanmaya yaklaşık bir yıl önce başladım. Sürekli gülen ve mimikleri de göz çevresinde yoğunlaşmış biri olmamdan sebep doğru da bir karar verdiğimi düşünüyorum. DDF, konu göz çevresi kremi olunca hep adı geçen markalardandı ve ben de iyi ki o adı geçenler listesinden DDF'i seçmişim.


Göz çevremdeki kızarmalara çok iyi geldiği gibi çok minicik çizgi görünümlerinin olduğu yerleri de pürüzsüzleştirip daha dolgun bir hale getirdi. Sanırım marka üretmeye devam ettiği sürece Nourishing Eye Cream'den vazgeçmeyeceğim.


DSCF9306


Cumlaude Lab  Sunlaude Hydra SPF 50


Yaz demek, hatta bir tık geri saracak olursak bahar demek; biraz da güneşin pek hoşlanmadığımız çocukları çiller ve lekeler demek. O çocuklarla da hemen her sütten hallice beyaz tenli gibi benim de başım pek hoş değil. Bu sebeple Mart deyince günlük nemlendirme rutinime bir de güneş koruyucu ekliyorum.


Bu baharı Cumlude Lab ile açtım ve "iyi ki" dediğim bir ürün de kendisi oldu. Bir defa yoğun bir şekilde ve yağlandırmadan nemlendiriyor. Sürdükten sonra beyaz leke bırakmaması da bonus! (Yazar burada bu kadar lafın üzerine bir de, "fotoğrafta gözlükten yansıyan silüetimi es geçebilirsiniz" diyor :p )


DSCF9395


La Roche Posay Hydreane BB Cream


Bu ürünle ilk defa BB Krem kullanmaya başladım. Aslında çok sevdiğim vazgeçilmezim Sephora Mineral ile gül gibi geçinip gidiyorduk. Ancak hem biraz değişiklik istedim hem de son zamanlardaki BB krem lobisinin etkisiyle denemek istedim. Ama bilemiyorum. Evet doğal bir renk veriyor, evet koruma faktörü var ve ağırlık da yapmıyor. Lakin tüm bu özelliklerine rağmen bile benim sadık yarim Sephora Mineral'in yerini alamadı. O yüzden çook ender kullandığım bir ürün oldu.


Ve cilt rutini yazısı burada son buluyor. Sabahtan bu yana kapalı ve yağmurlu olan hava da yeni yeni güneş açmaya başladığına göre dışarı çıkıp biraz da içeriden beslenmek zamanı! :)


Herkese mutlu haftasonları :)

Devamını Oku

Çarşamba, Nisan 16, 2014

BEN HALİ | Zamanın görecesi

DSCF9322

Bazı zamanlar su gibi akıp giden, altmış dakikası sanki zorla on dakikanın içine sıkıştırılmış gibi duran saatlere bazen ne oluyor? Ne oluyor da o uçak hızında geçen saatler uzadıkça uzuyor, ucundan çektikçe sanki daha çok yıpranıyor.


Bana mesela günün her saatinin hızı kalp atışlarıyla doğru orantılıymış hissi veriyor. Kalbim ne kadar hızlı atıyorsa, ne kadar umut doluysa, ne kadar berrak görüyorsa o kadar hızlı zaman. Kalbim ne kadar bıkkınsa, ne kadar heyecandan yoksunsa ve ne kadar anlam veremiyorsa da o kadar yavaş!


O yüzden o hızla çarptığı zamanların kıymetini iyi bilmek gerek. Mutlulukların sıradanlaşmasına izin vermemek gerek. Peki bazen o geçmek bilmeyen, uzadıkça ve ancak senden bir şeyler aldıkça tükenen zaman; onun için ne yapmak gerek?


 
Devamını Oku

Pazar, Nisan 13, 2014

GEZİ | Aheste cumartesi

DSCF9356

Beton yığını ofislerde gününün yarısını geçirmeyenler, çalışma yerini belirleme lüksü olanlar, bir de bunun için dağı, tepeyi, yeşili, deniz kenarını seçenler; size nasıl özeniyorum bir bilseniz!

Günlerdir işten eve dönerken “deniz kenarı olsun” mottosuyla yer seçimimi yaptığım otobüslerde bunu düşünüyorum hatta! Beton ofislere bir de arta kalan zamanların hatırı sayılır bölümünü işgal eden AVM’ler eklenince bünyemin  “isyaaan” çığlıklarından sesi kısılmak üzereydi. Biz de o sese babamla kulak verdik ve dün kendimizi Güzelbahçe’ye attık.

DSCF9302




DSCF9337

İzmir’de adım adım cennetin izini sürmek istiyorsanız pek çok rotanız vardır. Benim için onların en güzeli de Güzelbahçe’den başlar, Urla’ya uzanır, Çeşme’yle devam eder. Çok istediğim, Çeşme’de bu sene beşincisi düzenlenen Ot Festivali’ne gidemesem de Güzelbahçe de güzel bir gün için kafi oldu o yüzden.

DSCF9282


Uzunca bir sahil yürüyüşünün ardından dinlenmek için bir kafeyi değil deniz kenarındaki kayalıkları seçtik. Babamla hem derin sohbete daldık hem fotoğraf çektik hem de iyotun insan hayatındaki yeri ve önemini anladık. J

Yemek içinse hayli hararetli bir tavsiye! Güzelbahçe’deki Balık Hali’nin yanında yer alan salaş balıkçı Ferhat Büfe. Çok sevdiğim balığın, balık ekmek formunu oradan daha güzel yapan yer görmedim, duymadım bilmiyorum. Midyeleri de bir harikaydı. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim!

DSCF9343 DSCF9344

Günün kalan kısmına da Salinger eşlik etti Dokuz Öykü’süyle. Zaten bu güne de hayatın tam göbeğinden, alengirin zerresi bulunmayan öyküler kadar iyi bir tamamlayıcı olamazdı.

DSCF9360

Sonra mesela bu çok özlediğimiz basit günler, deniz görünce koşulsuz teslim oluşumuz, alınan yeni kararlar, üstü çizilenler, o yenilenmişlik hissi; belki de hepsi Salinger'in dünyasındaki o abartısız öyküler tadındaydı.

Herkese mutlu pazarlar!


Devamını Oku