Pazar, Ocak 19, 2014

DÜNYA HALİ | Beni bu güzel havalar mahvetti




Birçoğumuzun ortalama bir günü her ne kadar ofislerde geçiyor olsa da, haftasonu alternatifi olarak AVM'ler her ne kadar liste başımızda yer alsa da sokakta olmanın, sokağı solumanın tadı hiçbir şeyde olmuyor.


Benim de nispeten daha çok sokak havası soluduğum şu son günlerin en sevdiğim kısmı Kordon yürüyüşlerim. Kordon o hiç rahatsız etmeyen kalabalığı ve albenisiyle, cıvıl cıvıl halleriyle, telaşsızlığıyla, falcısıyla, boyozcusuyla, çaycısıyla hemen her İzmirli gibi benim de biriciğim!




Pozitif enerji almalara, negatif enerji atmalara doyamadığım Kordon'da geçen bu günde bir torpil de güneşten geldi! Sarı kız o gün sıcaklığını ve ışıltısını gösterirken hayli cömertti. Haliyle sonrasında hiçbir şeye adapte olunamamış Orhan Veli'nin dediği gibi beni bu güzel havalar mahvetmişti. :)


Ben de bu güzel hava, yağmurlu geçecek bir haftada hepimize moral olsun istedim. Yağmurlu haftaya bir moral de yine Orhan Veli'den gelsin;

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş

Maviliklerde sefer etmek!

Bir sahilden çözülüp gitmek

Düşünceler gibi başıboş

 

Açsam rüzgara yelkenimi;

Dolaşsam ben de deniz deniz

Ve bir sabah vakti, kimsesiz

Bir limanda bulsam kendimi.

 

Bir limanda, büyük ve beyaz...

Mercan adalarda bir liman...

Beyaz bulutların altından

Gelse altın ışıklı bir yaz.

...

Çantamızdan şemsiyenin ve şiirin eksik olmayacağı şahane bir hafta diliyorum herkese... :)
Devamını Oku

Perşembe, Ocak 16, 2014

BEN HALİ | Erken biten güne teşekkür


Uzun zaman olmuş. Hafta içi günü aydınlıkken yakalayamayalı baya olmuş. Bir de son zamanlarda internet alışverişine öyle bir kaptırmışım ki kitaplarımı bile ne zamandır bir kitapçıdan gidip almıyorum.


İşte tam öyle bir zamanda ayaklarım kalbimden hızlı davranıp hiç planda yokken beni bir kitabevine atıyor. Özlem gidermek üzere kavuşuyoruz. Biraz da çabuk biten o gün; onun da bu çok özlediğim saatlerle kavuşmamda payı büyük.


Her bölümü iki üç kere turluyorum. Raflar arasında kayboluyorum. Bir kitabı alıp diğerini bırakıyorum. Oturup elimdekileri tekrar tekrar karıştırıyorum ve tam çıkıyorken de ufacık ama çok kıymetli bir hediye veriyor Yapı Kredi Yayınları bana. Bu minik cep kitabı Yaşar Kemal'in düz yazı kitaplarının ilk cümlelerinden oluşuyor.


Yazı da, bu yazıyı yazdıran o güzel güne teşekkür olarak Yaşar Kemal'in "Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana-Bir Ada Hikayesi 1"inin ilk cümlesiyle bitsin diyorum:


"Tanyerleri ışıdı ışıyacaktı. Deniz sütlimandı, apaktı. Küreklerin şıpırtısından başka ses yoktu. Martılar daha uyanmamıştı. Gün doğmadan önceleri, dünya dümdüzken, deniz işte böyle sonsuz bir aklığa keser."

 

Herkese mutlu haftalar...
Devamını Oku

Pazar, Ocak 12, 2014

BEN HALİ | Cumartesi motivasyonu


Hafta sonu en çok kendimize kalınca, iş güç, kurs vs. başına musallat olmayınca güzel değil mi... Ben de aynen böyle düşünenlerdenim. Cumartesi ya da pazar piyangodan bunlardan biri çıkınca yüzü düşenlerdenim. Ama işte dün tüm bu düşüncelerimin aksine moduma zirve yaptıran bir eğitimdeydim. 

Fotoğrafta gördüğünüz beşli dikkatinizi çekti mi? Özbilinç, özyönetim, özmotivasyon, hayal gücü ve vicdan. Eğitimden bana kalanlar arasında işte bunlar nitelikli ve başarılı bir hayat için en elzem olanlarmış. Mesela istemediğimiz şeyleri dahi yönetenler özbilinç ve özyönetimmiş. Adım attıran ve dağılınca toparlayana özmotivasyon deniyormuş. Belki farkında bile olmadığın gücün adı da aslında hayal gücüymüş. Ve hepimizde olduğuna inandığım en hassas terazimiz de tabii ki vicdanmış. 

Olsun diye çok yürekten dilediğimiz şeyler olur sonra bazen. Ve o zamanlarda içimizdeki yoğun coşkudan nereden başlayacağımızı bile bilemeyiz. O coşkuyu mesela hiç yabana atmamak lazımmış. Çünkü istenileni başarmaya giden yolda arzunun payı %85'miş. Tabii ki arzu çok önemli ama yeterli değilmiş. Bilgi-beceri ikilisi de pastadan %15 pay kapmış. 

Olumlu sözcüklerin gücü de mesela her zaman daha fazlaymış. Bu 'hayata pembe gözlüklerle bakıyoruz hepimiz Polyanna'yız' şeklinde değil de daha kontrollü ve bulunduğun koşulla uyumlu bir şekilde uygulanırsa sonuç verirmiş. Misal 'bunu alamam' değil de 'şu kadarını alabilirim' demek daha etkiliymiş.

Her güne çok güzel geçeceğine inanrak başlanmalıymış. Bu bilinç altından güzel anları çıkarır günün zorluklarını da bu şekilde daha iyi kotarabilmemizi sağlarmış.


Mesela ben de bunu ilk eğitimden çıkınca denedim, işe yaradı :) Yakın zamanda evlenen kardeş gibi dostum İrem'le geçen gün zaten kötü olamazdı ama o kadar öğrendiklerimin de bir uygulama alanı olsun değil mi :p


Ayrı şehirlerde olduğumuzdan özlem zaten tavandı, konuşulacak şeyler küçük bir dağ olmuştu ve sohbet koyulaştıkça koyulaştı. Sanırım gün sonunda sadece fotoğraf çekmek için ara verdik, onun da bir kısmını büyük bir sabırla(!) İrem'in eşi Ulaş yaptı. Sonra baktı baş edemiyor, bizi kendi halimize bıraktı. :)


Gece modundan dolayı biraz bulanık fotoğraflar çook keyifli akşamın sonundan. Bu da final fotoğrafımız. Resimdeki evliyi bulun :p

Herkese mutlu bir pazar ve çok güzel geçeceğine inandığı şahane bir hafta dileğiyle! :)

Hoşça kalın...




Devamını Oku

Çarşamba, Ocak 08, 2014

GEZİ | İstanbul kadar güzel


Çabucak geçen ve çok şey sığdırmaya çalıştığımız iki günlük İstanbul seyahatinden yine aynı şeyleri hissederek döndüm! Bu şehrin gerçekten başka bir büyüsü var, çok başka. <3 Olanca kalabalığına, trafiğine, baş döndüren hızına, hayat pahasına rağmen her gittiğimde işte o büyüsüyle benim başımı döndürüyor. Ve her seferinde kocaman bir parçamı hep oraya ait hissediyorum. Ne olduğunu tam olarak çözemezdim ama sanırım buldum; hayallerim. 
Bundan iki sene önce servisle işe giderken yolda ısrarla uyumayıp boğazı izleye izleye kurduğum ve gün geçtikçe içimde büyüttüğüm kocaman hayaller... Evet, artık eminim o aitlik hissi bundan.


Ama tabii bu defa İstanbul'da olacağım gün sayısı kısıtlıydı. O yüzden eksik kalan da çok şey oldu. Önceden söz verilmiş can arkadaşlara vakit kalmadı, çok özlediğim Moda bir sonraya sarkıtıldı, daha bunun ne zamandır keşfetmeyi beklediğim Karaköy'ü var... Çook şey var.


Hafta sonuna sığdırabildiklerimizin en güzeli ise BiBuçuk Beyoğlu'nda geçen harika bir doğumgünü oldu. Cumartesileri Powerturk ve Radyo Fenomen dj'lerinden Tansu Çağlayan'ın orada çaldığını biliyordum ve o yüzden özellikle merak ediyordum. 
Doğum günü planını, öncesinde Tansu'ya bahsedince ve bu fikrim onun sıcacık tavrıyla birleşince BiBuçuk'un bu gün için biçilmiş kaftan olduğuna karar verdik. Tüm arkadaşlar olarak da o leziz yemeklere, yemeklerden daha lezzetli Tansu Çağlayan eli değen güzel müziklere bayıldık! Sizi unutmayacağım! Bundan böyle de sıkı bir bağımlınızım! :)


Rüzgar gibi geçen iki günlük İstanbul'dan geri kalanlar ve tadı en çok damağımda kalanlar bunlar oldu. Biraz da sanırım yakın dostlarla güzel kalabalıkları özlediğimden. Uzun bir süre yetecek enerji yüklemesi yapan böyle hafta sonları daha çok olsa güzel olmaz mı... Bir ricam da senden zaman; sana daha çok şey sığdırmayı planlıyorum müsaade var mı... :o

Herkese mutlu haftalar!


Devamını Oku

Çarşamba, Ocak 01, 2014

BEN HALİ | 20 yeni karar


Malumunuz yeni yıl demek yeni kararlar, yeni planlar demek! Ben de sakin bir yılbaşı gecesi sonrası, ayaklarımı uzatıp tamamını dinlenmeye ayırdığım bu günde, 2013 fotoğraflarıma bakarken önümüzdeki 365 gün için aldığım bazı kararları yazmak istedim. Seneye bu zamanlar ne kadarını gerçekleştirebilmişim  ona bakabilmek için de blogda bir referansım olsun dedim :) İşte onlar;
  • Öncelikle yeni yılın her gününe sağlıkla ve huzurla başlayabilmek ve buna şükredebilmek. Yorulacağım zamanlar olsa da sahip olduklarıma nankörlük etmemek. Sahip olamadıklarım için ise şikayetlenmemek,  çaba göstermek.
  • Sporu artık hayatımın yemek içmek gibi bir ihtiyacı haline getirmek. 
  • Spora bağlı olarak sağlıklı beslenmeye devam etmek, hareketsizlikten sebep son üç ayda alınan kilolardan kurtulmak. 'abartı derecede kahve bağımlılığımdan vazgeçmişim, kilolar vız gelir diye motive olmak :p
  • Sabırsızlık denen o vazgeçemediğim huyu törpülemek!
  • Hep iyi insanlarla karşılaşmayı dilemek, iyi arkadaşlar biriktirmek. Egoya ve komplekse yenik düşmüşlere mesafeli olmak.
  • Daha çok gezmek, yeni şehirler görmek. Başka mutluluklara ortak olmak.
  • Birkaç gün bile olsa tatili ihmal etmemek.
  • Planlarımda hep çok sevdiklerimin olması, bu yıl da iple çekeceğim çok günümün olması.
  • Yeni fotoğraflar çekmek, çekilmek, anı biriktirmek, an biriktirmek... Ve hayalini kurduğum fotoğraf makinesi! Bu sene ona sahip olmak!
  • Gülmek, her ne olursa olsun gözler minicik olacak ağız kulaklara varacak kadar gülmek.
  • Okumak, bu sene daha da çok okumak... Gazete, kitap, dergi, blog, motto... Her ne olursa. Günün bir bölümünü olanca yoğunluğuna rağmen hep okumaya ayırabilmek.
  • Sonra hayatta beni en mutlu eden şeyi yapmak; yazmak... Yazacak güzel şeyler yaşamak.
  • Blog için yeni ve farklı şeyler yapmak. Daha geniş okuyucu kitlesine ulaşmak, daha üretken olmak...
  • Ne zamandır hayalini kurduğum daha büyük bir kütüphaneye ve yazı masasına sahip olmak. 
  • Onlar için para biriktirmek. 
  • Hobim olan şeyleri daha profesyonel şekilde yapabilmek. İnanarak ve severek eğitimini aldığım şeyler vardı mesela; onları çok boşlamışım; 2013'e bakınca onu farkettim. Bu sene böyle yapmayıp üstlerine gitmek...
  • Hep kendimi sevmek, kendimi iyi hissettiklerimle şımartmak.
  • Alışveriş yapmak. Abartmadan yapabilmek. :) Ama gördükçe kalbimde minik çarpıntılar yaratan o ayakkabı için de yavaştan yatırıma başlamayı es geçmemek. (Sanırım bu yıl epey birikim yapmam gerekecek :o )
  • Güzel yemekler yemek. Kalabalık sofralarda olmak...
  • Her şeyden önemlisi basit düşünmek. İstekleri hırs haline getirmemek. Tamam sınırları zorlamak ama onları hayatın sürprizleriyle de barışık tutmak...
İşte benim geçmiş 365 günümden kesitlerim ve yeni 365 için yirmi kararım. Peki sizin yeni kararlarınız neler? Paylaşalım mı?

Herkese tekrar mutlu bir 2014 temennisiyle... Çokça sevgiler!
Devamını Oku