Eğer yaşayacağım zaman dilimini seçme şansım olsaydı direk 50'lere giderdim. Çünkü o yıllarda hem vücut yapıma hem yaşam algıma dair çok şey bulurdum. Zaman makinesini geriye sardığımda tüm o dönemlerin içinde evet; 50'ler benim birincim ve bunun için de kendimce sebeplerim var. :o
Öncelikle o yıllarda bir kadına en çok yakışan şey var, zarafet var! Sonrasında ise bele oturan kloş etekler, daracık kalem etekler, daracık ceketler, fiyonklar, puantiyeler var. Yüksek belli sigaret pantolonlar, babetler ve bu ikilinin en çok yakıştığı benim stil ikonum Audrey Hepburn var... <3
Görür görmez "benim olmalı!" dediğim bu etek de beni o yıllara bir yolculuğa davet etti. Evet artık 50'lerde yaşamam için çok geçti ancak "bir parça" o hissi ziyadesiyle verebilirdi. İşte ben de o parçaya kayıtsız kalamadım ve onun peşine takıldım. Kendisinde hem ruhuma hem vücut yapıma uyan şeyler buldum. <3 O sebepten yeni sezon alışverişlerim içinde de kalbimin kraliçesi olarak hala dolabımdaki yerini koruyor.
Ama tabi bu demek değil ki gelecek başka tekliflere açık değilim :p Özellikle uzun zamandır arayıp da bir türlü istediğim gibisini bulamadığım o siyah sigaret pantolon; yakın zamanda sen de bana göz kırparsan çok sevineceğim. <3