Perşembe, Mart 28, 2013

MOTTO | Happy girls are the prettiest


Gerçekten öyle değil mi! Bana göre de güzellik tıpkı bu mottodaki gibi ve mutlulukla kuvvetli bir ilişkisi var.
Ve sanırım o yüzden güzel kalbi dışına yansıyan insanlar daha güzel oluyor. Mutluluk o yüzden önce kişide başlıyor sonra etrafa yayılıyor. 

Güzellik gerçekten hafifliği, hesap kitap barındırmamayı, kocaman gülebilmeyi, zarafeti, paylaşabilmeyi, kendin olabilmeyi daha çok seviyor. Bu malzemelerden bir karışım yapıp içinden geldiği gibi kendine uyarlayanlar, herkesten daha başka olan ve ışığı olan insanlar. Onlar gerçekten güzel ve mutlu insanlar!
Devamını Oku

Çarşamba, Mart 20, 2013

-BEN HALİ | Yakın geçmişe yolculuk


Ara sıra hep yaparım ve hiç de içinden kolayca çıkabildiğim görülmedi. Yine eski fotoğrafları kurcaladım ve yine içlerinde kayboldum. Bazı günleri, bazı şeyleri çok özlediğimi hissettim, yakında kavuşabileceklerimi de iple çekiyorum. 
Hal böyle olunca, severek izlediğim bazı bloglar da böyle kolajlarla bana ilham olunca ben de ilk kolajımı bu fotoğraflarla oluşturdum. Sol baştan başlayacak olursam;
  • Bu satırlar Emrah Serbes'e ait. Hikayem Paramparça adlı kitabında beni en çok etkileyen satırlardan biriydi hatta. Hepimiz zaman zaman şimdiki aklım olsa paradoksuna düşüyoruz. Sonuç olarak da içinden çıkamıyoruz. Aslında her şey sadece bu cümleden ibaret: "Şimdiki aklım olsa öyle yapmazdım. Ama öyle yapmasaydım da şimdiki aklım olmazdı."
  • Bu yazımda da belirtmiştim şu sıralar günlerim kahveden uzak geçiyor. O yüzden bu mesaj kaygılı kupada kendimi buldum. :)
  • Sizce de bu pasta muhteşem görünmüyor mu? Lezzeti de görüntüsü kadar şahaneydi ve kendisi çok yakın dostum Didem Avar'ın mahareti ellerinden. Didem bu yeteneğini katıldığı workshop'larla geliştiriyor ve yaptığı muhteşem şeyleri profesyonel bir platformda satışa sunmaya hazırlanıyor. Özel günler için siz de kendisine ulaşabilirsiniz. Linki Donkey & Duck
  • Yazdan kalma bir günden. Çok da özel bir günden. Uzun yıllardır sonsuz olsun diye geçirdiğim şeyler vardı. O gün de onlardan biri bana hak verircesine parıldamıştı. <3
  • Penti'nin 2013 dilek ağacına bir sürü dilek bağlamıştım o gün. Gerçek olanlar var, olacak gibi olanlar var... Bakalım... :)
  • Hep söylediğim gibi bir kardeşin varsa hayat daha güzel ve daha eğlenceli. Buradaki gibi kahveli, bol sohbetli bir gün; kardeşimle klasiklerimizden.
  • Az vakit geçirip çok sevdiğiniz insanlar eminim vardır. Bu fotoğraftaki Derya da işte benim için o insanlardan. :) Kendisiyle Milliyet'te tanıştık ve ben hala keşke daha çok zaman geçirebilseydik diyorum. İstanbul'a gittiğimde mutlaka haber vereceğim dediğim Milliyet'in bana kattığı güzelliklerden biri Derya.
  • Ve Milliyet Kitap ekinde tanıtım yazısını yazdığım ilk kitap, Sığınak. Derya'nın çektiği bu fotoğrafta heyecanım yüzüme baya yansımış. :) Üstünden iki yıl geçmiş ve ben iki yıldır aynı keyifle yazı yazıyorum Milliyet Kitap'a. Bir de bal gibi tatlı bir editörle çalışınca her şey daha kolaylaşıyor, daha güzel oluyor.
  • Bu ayakkabıları çok seviyorum ama kabul; yürümesi biraz zor.
  • Yazdan kalma bir gün daha. Çeşme'de. Ben bu renkte ve bu berraklıkta denizi başka hiçbir yerde bulamadım. Ve Çeşme'yi çok da özledim. Çabuk gelsin yaz! :)


Devamını Oku

Pazartesi, Mart 18, 2013

-BEN HALİ | Bir fincan kahve? :)



Dalları neredeyse yere değecek olan bu uzun ve şişman ağacın tüm o güzel sohbetlerin, keyif saatlerinin, sabah gözlerimizi daha bir güçlü açabilmenin sebebi olduğunu biliyor muydunuz? Buradan tam görülmese de çiçeklerinin beyaz olduğunu, dikildikten üç yıl sonra meyve verdiğini ve sonra yaklaşık otuz kırk yıl daha meyve verdiğini?

Elbette ki kahve don olaylarının olmadığı yerde yetişiyor. Ve aslında pek çok kahve türü olmasına rağmen sadece Arabica ve Robusta türlerinin tarımı yapılıyor. Ancak damak tadı açısından en uygun kabul edilen tür Arabica. 


Ben bu aralar kendilerine uzaktan bakıp kokusunu içime çekmekle yetinsem de, yerine demir ilaçları ve meyve sularıyla haşır neşir olsam da aslında tam bir kahve tutkunuyum. Onsuz geçen günüm de gecem de yokken şimdilerdeki bu uzaklık sebebiyle bu yazıyı daha bir özlemle yazıyorum. :)

Bendeki kansızlığın sebeplerinden biri kahve evet. Ki o da gerçekten aşırı tükettiğim içinmiş. Ama doz konusunda kendime bir ince ayar çekersem vazgeçmeyeceğim kahveden ki zaten gerek de yokmuş. Çünkü sanılanın aksine ve dozunda tüketilirse kahvenin faydaları da hayli çokmuş.


Başta sağlık açısından değinecek olursak İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre kahve, işlenme sürecinde antioksidanlarını kaybetmediği için kanser hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engelliyormuş. Kafeindeki uyarıcı maddenin dikkat artırıcı bir etkisi varmış ve konsantrasyonu olumlu etkiliyormuş. Yine kahve karaciğere ve baş ağrısına iyi geliyormuş. Bir de sanılanın çok aksine selülit tedavisinde etkili bir silahmış; pek tabii şekersiz olması kaydıyla. :)

Sağlığa bu kadar faydası olan kahvenin sosyal hayatımıza da olumlu etkileri de hayli fazlaymış. Mesela özgüveni artırıcı etkisi olan kahve yanı sıra insan ilişkilerinin güçlenmesinde de önemli bir sebepmiş. Zaten ritüellerimizden, eşe dosta  “bir kahve içelim” dememizden, onu “bahane” edişimizden belli değil mi... :) Şarkılara konu olmasıyla, keyiflerin başlıca sebepleri arasında yer almasıyla, üzerine onca yazılıp çizilmesiyle kahve gerçekten bir içecekten çok daha fazlası değil mi? :)


Ama bu kadar güzel şeyden sonra bir de üzücü haber var. İklim değişikliği yüzünden 2080 yılında kahvenin tamamen yok olacağı söyleniyor. Bu lezzeti tatmayacak bir nesil olmasa keşke ancak kahvenin yetiştirilmesinin de hayli zor olduğu biliniyor. Ancak 2080’de tamamen yok olacağı beklenen kahve türü de ne yazık ki damak tadımıza en çok uyum sağlayan Arabica.

Bizde de Mersin ve Anamur’da deneme dikimleriyle iyi sonuçlar alınmış aslında Arabica’dan. Keşke devam edilse! Hazır kahve kültürü giderek gelişen bir toplum oluyorken ne iyi olur!


2011 verilerine göre Türkiye'de kahve tüketimi kişi başına 0.52 kg olsa da kahve kültürümüzde de ciddi bir gelişme var evet. Bunu Türk kahvesi ve nescafe ile sınırlı kahve algımızda artan çeşitlilikten anlayabiliyoruz. Latte, mocha, americano, espresso gibi kahveler de artık daha çok tercih ediliyor. Öyle ki seçim kriterlerinde yağlı-yağsız, laktozlu-laktozsuz süt ayrımı yapabilecek kadar bir damak zevkimiz bile oluştu artık.


Bir de naçizane bir öneri: coffeeplaylist.com Bu adreste kahveye dair muhteşem şeyler bulacaksınız. Onur Yüksel'in kahveyle müziği buluşturduğu Coffee Playlist, kahve türlerine göre şarkı paylaşımlarının yapıldığı, zengin arşivi olan harika bir site. Bence buraya sık sık uğrayacaksınız. 

Zaten leziz mi leziz bir fincan kahveye fonda aynı lezzette bir şarkının eşlik etmesinden güzel bir şey var mı... :) Ve bir de şu söz; kahveyi çok güzel anlatmıyor mu?

"Filozofun biri üstelik en büyüklerindendi
 Demiş ki kahvenin en iyi tarafı,
 Her duruma ve günnün her saatine uymasıdır
 Hakikatli bir söz. Bir bilgenin sözü!"



Afiyet olsun! Kahve de hayatınıza hep güzelikler katsın. :)


Kaynaklar: wikipedia, Milliyet-Fatoş Karahasan (14.03.2013http://ekonomi.milliyet.com.tr/tchibo-turk-kahvesine-sahip-cikiyor/ekonomi/ekonomiyazardetay/14.03.2013/1680072/default.htm ), Daily Mail (http://www.dailymail.co.uk/health/article-3027/How-healthy-cup-coffee.html), Yrd. Doç Dr. Cen Günay-İki Kenti Birleştiren Kadim Miras, Starbucks, Pinterest

Devamını Oku