Pazartesi, Ekim 20, 2014

STİL | Renk

Bazen bazı şeyleri her zamankinden daha çok istersin. Bazen tek bir tane kafiyken ya da 'azı karar' diyebiliyorken bazen istek sınırının ucunu göremezsin. İşte benim de renklerden alabildiğine güç aldığım bu kombini seçmemdeki temel neden buydu. Renklerin gücüne her zamankinden çok ihtiyacım vardı.



Bazen giyip çıkarım, bazense giydiklerimle o gün için farklı bir bağ kurarım. Mesela bu gün de bu kombindeki her bir parçayı giymekle kalmadım onlarla sadece ikimizin duyduğu minik dialoglar yaşadım! :o

İlk olarak yeşille başladım; bana 'ferahla, tazelen' dedi. 'At benim sayemde kara bulutlarını, şöyle bir derin nefes al' diye salık verdi. Bunun için de olabilecek en canlı tonlarından biriyle el verdi. Sevindim!


Bu enerjik yeşile ne yakışır diye düşünürken gardrobuma yeni katılan bu yırtık jean göz kırptı. 'Bazen her şey düzenli ve nizamlı değil, dağılmış ve kontrolsüz olunca da güzeldir' dedi. Görüntüsü de bunu doğruluyordu; ikna oldum!

Zaten çok ağır taşıyacak gücüm yoktu ve böyle hissederken bu portföy de olanca mavisiyle yardımıma koştu. İçine bu çook sevdiğim Metis Yayınları'nın alıntılarla süslenmiş defterini sığdırması da bonus oldu!


Ve sıra ayakkabılara geldi. Bu kadar renk deyip duruyorken sanırım bu stilettolardan başkası seçilemezdi. Bu sayede bir buket rengarenk gülü ayaklarımda dağıtmışım hissi ve stiletto-yırtık jean uyumu da kombinime çift kaymaklı ekmek kadayıfı oluverdi!


Renge her zamankinden çok ihtiyaç duyuyordum; kıyafetlerden yardım alarak böyle bir formül hazırladım çözüm buldum. Keşke her şeye çözüm bulmak bu kadar kolay olsa... Ama bu ara buraya girersem hiç çıkamam. O yüzden renklere ayıp etmeyeyim diyorum ve herkese iyi haftalar dileyerek bitiriyorum!
Devamını Oku

Çarşamba, Ekim 15, 2014

STİL | Tekrar

Hayatta en büyük mutsuzluk sebeplerimi sorsalar ilk üçümden biri mutlaka tekrara düşmek olur. Aynı kelime bile defalarca söylendiğinde anlamını yitiriyorsa sürekli yapılan aynı şeylerin sonu da bana göre anlamsız bir hayata çıkar. Farklı güzeldir. Denemek, cesaret etmek, değişmek, bazen ufacık kımıldamak bile iyi gelir.


Ama tekrarının süreklilik kazandığı can sıkmayan, aksine yeni keşif kapıları açan şeyler de yok değil. Mesela Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sı. Tekrar tekrar okuduğum başucu kitaplarımdan olan Kürk Mantolu Madonna'dan sıkılmayı bırak her seferinde hiç okumamışım gibi hissettiğim bile oluyor. Şu sıralar yine keşfetmediklerimi keşifteyim.


Sarı sonbaharın sadece bu halini seviyorum. Onun dışında geçiş dönemi oluşundan, yazın ardından olanca sevimsizliğinden, gribi soğuk algınlığı bol mevsim oluşundan hiç hoşnut değilim. Sonbahar bence sadece böyle yapraklarla güzel.




Ve bazı şeyler de tekrar tekrar olsa bile öyle güzel. Bir roman, çok sevdiğin bir ceket, dolabının jokeri bir siyah elbise, her şeye uydurduğun bir çift küpe, bir beyaz gömlek, bir bordo oje... Bu yazı da onlardan üçüne teşekkür mahiyetinde olsun. Bir aiyah cekete, bir bordo ojeye, ama en çok da Kürk Mantolu Madonna'ya...
Devamını Oku

Cuma, Ekim 10, 2014

STİL | Spontane

Ne zaman bir şeyi çok beklesem veya bir şey hakkında olanca isteğimle plan yapsam Murphy bana mutlaka bir göz kırpar. Bu defa da dört güncük bayram tatiline kendimce bir sürü şey sıkıştırmışken neredeyse hiçbir şey yapamamamdan sebep kendisini hatırladım.


Gribal sendrom, azıcık bulutlu bir İzmir havasında sırf şu gömleğin üzerine hiçbir şey almadan çıktığım için beni bayram boyunca esiri yaptı. Planladığım şeyler de bu sayede rafa kalktı.


Spontane yaşamak ve planlı bir şekilde "to do list"ler yapmak arasında nasıl bir denge kurulur bilemiyorum. Ama ikisinden birini seçecek olursam Murhpy'nin olanca üstüme gelmesine rağmen ben 'plan yapmak' diyorum. Spontane bazen güzel ama çoğu zaman da fazla 'freni tutmayan arabaya hükmedememek' gibi. Dağılınca toparlanmaz gibi. Ben de şu sıralar fazlaca dağıldım. Toparlanmak için bir '"to do list"le başlayayım diyorum. Bir de bu defa listeyi kısa tutayım; Murphy'yi belki bu şekilde  vicdana getirmiş olurum :o
Devamını Oku

Çarşamba, Ekim 01, 2014

STİL |Taze

Yeşil deyince benim aklıma hep "taze" gelir. Çünkü yeşil ferahlatır, yeşil yeniler, yeşil güzel kokar, umutlara renk, bahara can, doğaya güç verir. Bazen bir piknik sebebi olur, bazen çıplak ayaklardan başlar tüm vücudu negatif elektrikten arındırır, bazen de gökyüzüne yüzünü dönmüş en rahat yataktır. Hem doğanın en güzel dekoru, hem çiçeklerin, börtü böceğin en yakın dostudur. Canlıdır ve her şeye yetişir.


Ton farkı sayesinde de bir sürü farklı kimliğe bürünebilir. Mesela fıstık tonunda olanı yazla çok iyiyken, zümrüte çalanı sonbaharla, kışla sıkı fıkıdır. Bildiğimiz klasik yeşil de ki işte o da benim arkamdaki ton; "taze" tanımlamasına en çok yakışandır.


Ben de sonbaharın iyice varlığını hissettirdiği şu günlerde yeşilin zümrüte çalan tonu seçtim. Ama yazı uğurlamaya gönlüm elvermediğinden fonumda da artık neredeyse doğal stüdyom olan bu çim yeşili alan olsun istedim. Günüme ve çantama da farklı bir yeşil tonuyla bir prensesi ve ikonu kapağına taşımış Milliyet Sanat Eylül eşlik ediyordu; onu da bir saatlik öğle arasını fırsat bilip çimlere serdim!  Tazelenmek için tüm koşullar hazır olduğuna göre ben de hem yeşile, hem bir yazdır stüdyom olan fonuma, hem de dolabımın bayılarak giydiğim iki parçasının yaratıcısı Modagram'a teşekkürü borç bilirim!

Herkese mutlu haftalar!
Devamını Oku