Çarşamba, Ağustos 20, 2014

STİL | His


Bir haftalık rehavetin ardından dönüşüme ve haftama damgasını vuran şey ayakkabılarım! Kendileri benim bu seneki doğum günü hediyelerimden biri ve benim için çok çok özeller. Rahatlık konusuna gelince; ya ben artık yüksek ökçelerle olmaya alıştım ya da bu güzeller de çok rahat. Yani gülü sevdiğim için dikenine katlanmıyorum, sadece diken varlığını pek hissettirmiyor :p


Evet bir ayakkabı benim günümü de haftamı da güzelleştirmeye yetiyor. Ve bu olay aslında ayakkabıdan öte bir durum. Ayakkabıdan çok ayakkabının hissettirdikleriyle alakalı bir durum. Onun bünyeme yüklediği aşırı doz mutluluğu yok sayamadığım gibi tüm haftama yayıyorum. :o Ve bu yüzden de his denen şeyi önemseyip bilinçaltımda ve kalbimde birinci sıramda tutuyorum.


Mesela böyle bir ayakkabının verdiği his, bir kitabın son sayfasını kapattığımda bana kalan his, bir filmin son karesinden kalan his, birini bir şeyi ilk gördüğümüzde hissettiklerimiz, sabah kalkınca, gece beynimizde günün özetini geçerken hissettiklerimiz, beklerken hissettiklerimiz, mutluyken umutluyken veya keyifsizken hissettiklerimiz... Bakınca hayattan çok büyük bir dilimi kapmıyor mu... Ya da ben mi ipleri fazla kaptırdım bilemiyorum; his hep kurgu karşısında, zorlamayla sürüklenen şeyler karşısında 1-0 galip başamıyor mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder