Kitabımın adıyla atıf yaparak başladığım kırmızı bir pazartesiden herkese günaydın ve herkese mutlu haftalar! Kırmızının bordo tonlarıyla sonbahardan sebep fazla haşır neşirken ve biraz kitabın, biraz yağmurun biraz da vişne kırmızının etkisiyle bu pazartesi bana "ciddiyet"i çağrıştırdı.
Ve o klasik ciddiyet tanımını biraz düşünmek dahi içim sıktı. Zira hiçbir zaman fazla ciddi durumların, fazla ciddi ortamların, fazla ciddi yerlerin insanı olmadım olamadım. Böyle ortamlarda hafiften çırpınan ve darlanan halimle de pek barışamadım. :o
Sanırım o yüzden; elimden geldiğince kendimi o sulardan olabildiğince soyutlayıp ciddiyete kendimce farklı anlamlar yükledim. Zorunluluktan ciddileşmek değil de çok sevdiğim şeyler mesela bana göre ciddiyet. Severek emek verdiğim, yerine tekrarını koyamayacağım, kalbimi attıran, yaşadığım anı güzel ve farklı yapan şeyler asıl ciddiye alınacak listemdekiler. Onlara da bazen fazla sarılıyorum, bir avuç kumu sıkarmış gibi bazılarını elimden kaydırıyorum ama olsun.
Zihnimde canlanan o klasik ciddiyet gibi sıkıcı olacağına varsın böyle olsun! :o
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder