Perşembe, Kasım 29, 2012

MODA | Yıllar sonra yeniden evcilik oyunu :)


Sanki çok büyükmüşüm gibi (yani 24 çok büyük değil, değil mi :) ) bu aralar çocukluk zamanlarımı ayrı bir özlüyorum. Ama zaten en güzel zamanlarımız değil mi çocukluk zamanları… Sonra vakit daha başka bir şekilde işliyor çünkü, daha bir hızlanıyor. Sana torpil geçmekten vazgeçiyor, üstüne seninle yarışıyor. 

Halbuki çocukken öyle miydi, günün neredeyse her zamanı bizimdi. Kendi yarattığımız oyunlarla dalmadığımız dünya kalmazdı. Mesela hemen her kız çocuğunun en favori oyunlarından biri evcilik oyunuydu. Binbir kılığa, binbir ruha büründüğümüz, bazen arkadaş, bazen komşu, bazen anne, bazen abla olduğumuz o güzel oyun da benim bu yazıma ilham oldu. :)

Şimdilerde böyle ara sıra Polyvore’da Pinterest’te gezinirken tıpkı o zamanlardaki gibi kendimce kombinler oluşturuyorum. Sırf keyif aldığım için. :) Günün ve “konseptin :)” o an kafamda yarattığı çağrışımlara göre setler belirliyorum. Böylelikle  de çocukluğumda bir yere değmekten mutlu oluyorum. :) Bu yazıda da daha büyümüş halimle yedi günü için yedi kombin hazırladım ve paylaşmak için de en güzel alan olarak blogu seçtim. İşte kombinlerim; :)

PAZARTESİ: Haftanın ilk günü. Biraz da sendrom günü. Ben de sendromsuz bir pazartesi için böyle naif, böyle zarif bir elbise seçtim. Makyaj da elbisenin yalınlığına uyum sağlasın dedim ve bu ton bir ruj gider diye düşündüm. Hem pazartesiye adapte olacak kadar zahmetsiz hem de haftaya kendini iyi hissederek başlayacak kadar şık değil mi... Bir arkadaş buluşması için de bence gayet ideal. :)


SALI: Sendrom atlatıldı! Bu durumda daha enerjik bir kombin salıya gider mi, bence gider. Hem rahatlık faktörü hem renk faktörü işin içine dahil olursa da sıcacık bir gün olabilir. Zaten salı bana hep renkli ve enerjik gelmiştir, bu kombin de bendeki o hissin yansıması.


ÇARŞAMBA: Hele de sabah erken uyanırken zorlanmışsam bu gün "haftanın bitmesine daha var"ı hissettirir bana. Bir yandan o yorgunluğa isyan, bir yandan hafta sonuna iki kala diye telkin... Renksizlik ve renk kendi arasında dengeleniyor; hem içimde hem de bu kombinde.



PERŞEMBE: Haftanın koşturmacasına artık alışılan bu günde yorgunluklar çok büyümüyor benim gözümde. O yüzden perşembe nasıl geçtiği anlaşılmayan günlerimden biri. Madem yorgunluğumu o kadar çok hissetmeyeceğim, koştursam bile pek dokunmayacak; o zaman böyle bir moda böyle bir kombin yakışır. Hatta akşama güzel bir plan varsa o da kotarılır. :)



CUMA: Ve bir öyle bir böyle derken yine nasıl geçtiği anlaşılmayan bir hafta! Son zamanlarım biraz sütliman olsa da ben şahsen hafta içinde ne kadar yorulursam yorulayım hemen her cuma bu hissi duyuyorum. Hafta sonu geldi diye mutluyum, hazır bir gün sonra cumartesiyken akşamı da istediğim gibi değerlendirebilirim. O yüzden pratik, renkli, şık; kombinimde bunların hepsi bir arada olsun istiyorum. :)


CUMARTESİ: Sabah istenilen saatte kalkıldı, genişçe kahvaltı yapıldı, koşturarak değil keyifle kahve içildi günün kalanı tamamen bizim, saatleri özgürce kullanabiliriz ve akşama da mesela şık bir düğün var! Evet, bu günün konsepti bu. :)
Peki her parçasına ayrı bayıldığım bu kombin böyle bir konsepte çok yakışmaz mı... Elbisenin muhteşemliği, elbiseye hayranlığını sadeliğiyle gösterip muhteşem bir denge kuran makyaj ve diğer parçalar... Hepsi tam modundaydı ve ve şık bir cumartesi akşamı için zevkle araya geldiler!


PAZAR: Abartısız, zahmetsiz kendini bir günlüğüne de olsa nadasa çekmiş gibi olmak demek bence pazar. O yüzden gün dinlenme günü! Yalın olma günü. Rahat olma günü. Sinema günü, yürüyüş günü, arkadaşlarla, sevdiklerinle geçireceğin her anın rahatlığınla daha da güzelleşeceği gün... Benim ideal bir pazar kombinim de bu şekilde.



Fotoğraflar için kaynak: Polyvore, Pinterest, H&M, Mango


2 yorum:

  1. Burcu, özellikle son kombini çok sevdim, şimdi onu giysem çıksam keşke.p Dediğin gibi mutlu aralık ayı bizim olsun, böyle güzel kıyafetlr de.p

    YanıtlaSil
  2. Dimii,hazır yarın da pazarken ne güzel olur. :) Her iki dileğine de içtenlikle katılıyorum bu arada :)

    YanıtlaSil