Herkese merhaba ve herkese mutlu bayramlar! :) Bu post'un konusu saçlarımın rüzgarda doyasıya özgürlüğünü ilan ettiği, kocaman gülümsemelerin yüzüme yerleşip gitmediği, Eylül'ün sakinliğinle de beraber daha bir dinginleştiğim üç günlük kısa tatilim. Çeşme'den bildiriyorum ve şimdiki yoğun tempomu da gördükçe iyi ki bu tatili yapmışım diyorum.
Bence tatil en çok senin saatlere değil, saatlerin sana uyması demek. Akşam yemeğinde, denizin tatlı yorgunluğunu uzun uzun atabilmek, akşamı, geceyi, sabahı uzattıkça uzatabilmek demek. Yıl boyu telaştan görmeyi unuttuklarını görebilmek, yapmayı ihmal ettiklerini yapabilmek demek... Okumaya uyku arasından daha çok vakit ayırmak demek!
Hele böyle altın gibi kumdan bir zemin de bulduysan onu değerlendirmeden duramamak biraz da tatil :) Deniz deyince aklına denize dair en sevdiğin şeylerin gelmesi demek. Güneş kreminin tenle karıştığı o koku, saçlarda hiçbir kuaförün yapmayı beceremediği muhteşem deniz dalgası demek... Okuyarak bir ters, bir düz güneşlenmek demek... :)
Sahilde mısır yenmiyorsa o tatil biraz eksik kalır :) O yüzden tatil deniz kenarında mısır keyfini asla ihmal etmemek demek. :) O mısırın tadını da başka hiçbir yerde bulamamak demek. )
Takmak demek, takıştırmak demek, rengarenk olmak demek tatil. Bronz tende her bir şeyi daha güzel görmek demek. :)
Biraz da gökyüzünü izlemek değil mi tatil... Gökyüzünde yeni şeyler keşfedip onları kalbine yüklemek demek. Tatilin sonuna gelindiğinde yepyeni olmak demek, pırıldamak demek.
Yeni bizle yeni kışa hazır olmak demek. Bir dahaki yazı göz açıp kapayıncaya kadar gelmiş gibi görecek kadar enerji toplamış olmak demek! :)
Umarım hepimiz güzel bir kış geçirip, önümüzdeki yazla çabucak kucaklaşırız. Herkese kocaman sevgiler! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder