Cumartesi, Ekim 26, 2013

GÜZELLİK | Bir ruj sürdüm çıktım!


Sendromun dibine vurduğumuz bir haftayı neyse ki sonlandırabildik ve bugün de hafta sonunun ilk günü! Ben de alarm kurmamanın verdiği dayanılmaz hafiflikle güzelce bir uyku ve kahvaltının ardından biraz tembellik yapıp blogun başına geçtim; bu post'un konusu da ruj!


Benim de hemen her kız çocuğu gibi rujla olan ilişkim epey eskilere dayanıyor. Küçükken annemin topuklu ayakkabıları giyip, en koyu kırmızı ya da pembe tonundan bir rujunu sürdüğüm günlerden bugüne aramız da hep iyi oldu.:) (Anneme yakalandığım zamanlar hariç :) )


Bir kere ruj benim için makyaj malzemelerim içinde en pratiği, en kurtarıcısı. Ve bence bu özelliğinden olsa gerek 'bir ruj sürdüm çıktım kalıbının' aramızda bu kadar yaygın olması. :) 

Bazen rol çalıp dikkatleri üzerine çeken capcanlı bir kırmızı, enerjik bir pembe; bazen de gözlere öncelik verip geri durmasıyla bilinen nude tonları. Benim de vazgeçemediklerim biraz da ince yapılı dudaklarım dolayısıyla genelde nude tonları.


Her ne kadar aralarında dönem dönem mat/parlak rekabeti olsa da bence ikisinin de yeri ayrı. Mesela çabasız oluşundan, taze duruşundan, parıl parıl parlayışından sebep yaz demek bana göre parlatıcılı rujlar demek. 

Soğuk havalar ve kışsa, biraz daha koyu kırmızı, daha mat, daha kadife değil mi... Hem zaten soğuğa kırmızılar gibi baskın, kadife gibi yumuşacık tonlarla meydan okumak gibisi var mı :)


O yüzden bence bir ruj çok şey ifade edebiliyor. Böyle modlarıma ve mevsimlerime uyum sağladığı gibi acil durum kurtarıcım olarak ofiste, çantamda, dudak koruyucusu olarak başucumda hep bulunuyor. Kendilerini seviyorum! Bu postuma konuk olup fotoğraflarıma en güzel halleriyle eşlik ettikleri için de hepsine teşekkür ediyorum! :)

Herkese mutlu hafta sonları! :)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder