"Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada, namuslu insanların arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem, kağıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmazsam deli olacaktım."
Bir coşkunun bu kadar yalın anlatılması, bu kadar içten olması, kendinle konuşurken bu denli samimiyet... Sait Faik'in bu satırları işte bu yüzden çok etkiler beni. Yazmak dediğimiz şey de aslında bu değil midir... Biraz gidip gelme hali, çokça samimiyet ve her zaman yalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder