Türkçenin hem konuşma kısmına hem yazma kısmına karşı olabildiğince hassas biri olarak böyle bir yazı yazmayı ne zamandır planlıyordum. Yanlış bir telaffuz, bir imlâhatası, bir sözcüğün yanlış yazımı içimde hemen “Öyle değiiil!” diye atlama isteği uyandırırken ben de daha fazla duramadım. :)
Tabii bu demek mi ben kusursuz Türkçe konuşuyorum veya yazarken tamamen hatasızım; eminim hayır. Ancak olabildiğince özen göstermeye çalışıyorum. Hatalarım varsa da bunları duyup düzeltmekten mutlu olurum.
Konuşmaya ve yazmaya merakım sebebiyle şöyle bir şansım da oldu benim; Başkent İletişim Bilimleri Akademisi’nde hem Diksiyon ve Etkili Konuşma hem de Spikerlik-Sunuculuk eğitimi aldım. Rüştü Asyalı, Cihangir Göker, Fulin Arıkan, Bülent Ay, Sinan Pekinton, Rıza Okur gibi çok değerli, işinin ehli hocalardan çok şey öğrendim, yanlış bildiklerimi onlar sayesinde düzelttim.
Sizlerle de sadece doğru Türkçeye önem veren biri olarak doğru yazımının ve telaffuzunun önemli olduğunu düşündüğüm bazı sözcükleri paylaşmak istiyorum. Korkulmasın; buradan ahkâm kesecek değilim ki bu konuda had bilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bir de zaten parmak sallar edasında bir şeyler söylenmesini hem hoş bulmuyorum hem de bu tavır daha çok yanlışa iter gibi gelir bana hep.
Ve son olarak da bir istek: Okullarda artık diksiyon dersleri de verilsin. Çünkü bilinenin aksine Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değil, sanıldığı kadar kolay bir dil hiç değil.
İşte benim aklıma ilk gelenler, duydukça ve gördükçe “Öyle değil! :)” demek istediklerim:
ZARAFET: Yazımı çokça karıştırılan sözcüklerden biri. Genel olarak bilinenin aksine “zerafet” değil doğru olanı, “zarafet”.
PROGRAM: Problem bu sözcüğün yazılışında değil okunuşunda. “Proooram” diye uzatarak değil yazıldığı gibi okunuyor.
ŞARJ: Özellikle bu sözcüğün yanlış kullanılmasına küçük yaşlardan beri ciddi takıntılıyım. “Şarz” diyen ya da yazan birini görmeyeyim, kendimi tutamıyor hemen düzeltiyorum. :)
-DE’LER, -DA’LAR:Hele bu! Bu eklerin ayrı yazılması çok basit bir dilbilgisi kuralıyken “bende” yazılmasın; lütfen! :)
HER ŞEY: Yazımı sıkça karıştırılan sözcüklerden biri daha. Yazılırken birleşik yazılmıyor arada boşluk var; dikkat! :)
HERKES: Bu sözcüğü “herkez” diye yazan var ya; ne denir bilemiyorum. Ama doğrusu tabii ki “herkes”.
KENDİ: Bunu özellikle “tikican” kızlarımıza söylemek isterim. “K”den sonra gelen E harfi. E-A karışımı bir şey değil. Dolayısıyla “keeaandi” diye okumanıza gerek yok. “Peancere” veya “teancere” için de aynı şey geçerli. :)
KARARI, YARARI, ZARARI: Bu sözcüklerden de mesela sadece “kararı” uzatılarak okunurmuş. “Yaraaaarı” veya “zaraaarı” denmiyormuş. Bu ikisinde uzatma yok.
DAHİ, DÂHİ: Buradan da görüleceği üzere bir şapka çok şeyi değiştirebilir. Hem anlamı hem telaffuzu. İlki “o da dahil” anlamındayken ve uzatmadan okunurken, ikinci sözcük “dehası, üstün yeteneği olan” anlamında ve "A" harfini uzatarak okunuyor; “daahi” diye.
DEĞİL Mİ: Türkçenin her zaman yazıldığı gibi okunmayacağının en güzel kanıtlarından biri. Zira yazıldığı gibi değil “diii mii” diye okunuyor. Tıpkı “değil” olarak değil “diil” diye okunduğu gibi. Ayrıca soru eki olan –mi de ayrı, buraya da dikkat! :)
LÂZIM: Lütfen “A” harfinin inceltildiği gözlerden kaçmasın. :)
SONRA, KAĞIT, YAPMAYACAĞIZ: Bu sözcüklerin telaffuzu da yazıldıkları gibi değil mesela. Doğru okunuş şekilleri “soora”, “kaat” ve “yapmıycaaz”.
Bu şekilde liste uzayıp gider ama dediğim gibi benim ilk aklıma gelenler bunlar. Eğer sizin de “Öyle değil!” demek istedikleriniz varsa hiç beklemeden söyleyebilirsiniz. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder