Salı, Nisan 17, 2012

RÖPORTAJ | Styleboom'la her şeyden biraz


Bundan üç yıl önce tutmaya başladığı bloguyla tanıdık Styleboom'u ve çok da sevdik. Çünkü o yapılmayanı yaptı; binlerce moda blogu arasından kendi özgün yorumuyla sıyrıldı. Modayı durmaksızın yayılan enerjisiyle, bir akademisyenin detaycı gözüyle, zarafetiyle, kültürüyle, renkleriyle harmanladı binlerce okuyucuya ulaştı. Hala da kitlesini ve sınırlarını genişletmeye devam ediyor.
Moda algısına ve fikirlerine benim de fazlasıyla güvendiğim, blogunun kapısını sıklıkla çaldığım Styleboom’la moda, stil ve güzellik üzerine güzel bir söyleşi yaptık. 
Bir de Styleboom’un "-ben hali’ne" ilişkin sorular sordum; işte yanıtları: J

Styleboom aslında bir akademisyen, ekonomi doktoru. Ama bu kadar emek ve zaman isteyen bir mesleğin yanında blogu da son derece profesyonel. Gündelik hayat, akademisyenlik, bloggerlık… Tüm bunlara 24 saat nasıl yetiyor?

Pek de yetmiyor aslında, dönem dönem birinden diğeri sebebiyle fedakarlık etmek gerekiyor. En çok da uykudanJ Oldum olasi hep çok çalışan biri olduğum için uykuyla da aram yoktur, vücudumun saati de buna programlanmış. Kaç yaşına geldim, adamakıllı uyumayı şu son bir kaç aydır öğrenmeye çalışıyorumJ Tabii en önemlisi zamanı programlamak, hangi gün hangi saatler arası ne yapmak gerek önceden belirlemek. Açıkçası daha az yoğun olduğum zamanlarda bunların hepsi aksıyor, o kadar alışmışım ki sıkışmayaJBir de yaptığın şeyi çok sevmen gerekiyor, çok keyif alman.

EN ÖNEMLİSİ ÖNCELİKLE MODA KURBANI OLMAMAK, MODAYI KENDİNE KURBAN ETMEK

Moda ve alışverişin şöyle bir tarafı da var sanki… Hem fazla tüketiyoruz diye şikayetlenip, hem tüketimden vazgeçemiyoruz. Hem trendleri takip etmek istiyoruz, hem de sürünün parçası olmaktan hoşlanmıyoruz. Bu çelişkilerin sebebi ne sence? Ve denge nerede, nasıl kurulabilir?

Bence en önemlisi öncelikle moda kurbanı olmamak, modayı kendine kurban etmek. Sen onun için değilsin, o senin hayatına güzellik katmak için varJ Bir insan giyinmeye başlamadan önce kendini iyi tanımalı, sadece vücudunu demiyorum ruhunu da, zevklerini, sınırlarını, acabalarını bilmeli. O zaman gördüğün her trendi uygulamıyorsun, sana uygun olanları seçebiliyor, daha önemlisi o seçtiğini kendine göre yorumlayabiliyorsunJEn önemli noktalardan biri de tavrın! Alelade bir giysiyi bile sen giydiğinde sende farklı duruyorsa, bunu sağlamanın tek yolu da “attitude” yani “tavır” dediğimiz şey, duruşun, bakışın, vücut dilin.

Tüketime gelince evet maalesef öyle, şikayet edip, aktiviteye dönüştürmemek de bu çağın en “moda” şeylerinden biriJBence artık uzunca bir süre bu duruma dur demek ya da tüketimi azaltmak zor, en azından moda sektöründe, bu durum sürekli besleniyor ve coşturuluyorken. Bu anlamda bence kendimizi ay tüketmeyelimden ziyade “sürdürülebilirlik” konusunda eğitmeli, ona yönlenmeliyiz, doğal kumaşa, doğal materyale dönüş sanıyorum beraberinde kalıcılığı, bağlılığı da getirecektir. Bunlar da tabii zaman alacak şeyler, her şeyden önce kafa yapısının yeniden değişmesiyle başlayabilecek şeyler. Ve böyle kırılmalar da öyle çarçabuk olamıyor haliyle. J


Türkiye’de moda konusunda bozulan ezberler var mı?

Sokak modası eskiye nazaran daha renkli, daha cesur, daha denemeye açık hale geldi diye düşünüyorum. Tabii Türkiye’de demek ne kadar doğru bilemedim, biz burada bir grup insanız sanki kendi atmosferinde yaşayan ama Türkiye çok büyük ve çok farklı dinamiklere sahip. Yine de şunu görüyorum, muhafazakar kesimde kendi tarzında değişik olmayı seviyor, gençler de, artık anneler, teyzeler de. Kafasının içinde denemeye daha açık ama onu aksiyona dönüştürürken biraz tedirgin ya da çekimser. Bence bu da kırılacak ama ve bence bunda en büyük rolü bloglar ve yerli/yabancı diziler oynuyor.
Sonra tasarımın aşırı derecede uç, sadece bazı kişiler için var olduğu düşüncesi de bence geçiyor, özellikle online alışveriş siteleri ile tasarımın ulaşılabilir hale gelişini herkes görüyor.

BİZ AKDENİZ İNSANIYIZ, RENKLİ OLMA HALİ BİZİM İÇİMİZDE VAR

Senin bozulmasını istediğin ezberler var mı?

Kesinlikle renk! Renkli olma hali bizim içimizde var, biz Akdeniz insanıyız ama bir şekilde de çok göze batma, çok öne çıkma konusunda tedirginliğimiz, belki erkeğin getirdiği bu baskı bizi koyu renklere itmiş. “Kırmızı olsun beş kuruş fazla olsun” diyen, yemenisinin oyalarında kır çiçeklerinin bütün renklerini kullanan, halılarındaki renkler dünya çapında ünlenen bir toplum şehre göçtükçe kararmış, sanırım içi de karardığı içinL Umuyorum şehirde de sokaklar daha renkli olur bir zaman.

Herkese göre göreceli güzelliğin, sana göre olmazsa olmazları neler?

Bence ışıltı güzelliğin tek şartı. O ışıltıyı da ancak içinden çıkarabilirsin; gülmekte, kendine küçük de olsa mutluluklar bulmakta, üzüldüğün şeyleri geride bırakmayı öğrenmekte, başına gelenlere rağmen diğer şanslar için derin ve yeni bir nefes almakta bulabilir insan. Bir de sakin, dingin olma hali, bu da sanırım zarafeti getiriyor ki, bence güzellikten çok da önemli.

Kadınlara vereceğin en önemli stil tüyosu?

Başkalarında görüp beğendiklerini kendileri için aynen uygulamamaları. Kendilerini her anlamda çok iyi tanımaları.

Erkeklere vereceğin en önemli stil tüyosu?

Detaylara önem vermeleri, aksesuar konusunda kendilerini geliştirmeleri.

Styleboom’un “-ben hali”

-İyi ki doğmuşum. J

-Keşkebir sürü sevimli macera yaşayan bir çizgi karakter olsaydım.

-Hayattaki jokerim empati yeteneğim.

-Bence en güzel yaş okula başlamadan önceki yaşlar. J

-Yakın vadede hayata geçirmek istediğim, beni en çok heyecanlandıran hayalim tamamen bende saklı çünkü hayalleri ve planları konuşunca onların olmayacağına inanırım.

-Yeni bir yerler, yeni bir şeyler keşfedebildiğim zamanlarda çok mutlu olurum.

-En çok kullandığım kelimeler hani,  kociş, arkadaşlar. J

-Her gün mutlaka baktığım gazeteler maalesef artık yok, çünkü verdikleri habere inancım yok. Ama Radikal’den bazı yazarları, BirGün’ü, Huffington Post’u gün be gün takip ediyorum.

- Köşe yazarlarından Özgür Mumcu’yu, Yıldırım Türker’i, Ezgi Başaran’ı, Gülse Birsel’i okumadan geçmem.

-Kaçırmadan izlediğim televizyon programı yokama Disko Kralı ve Medya Kralı en heyecanla beklediklerimdir.

-İş güç nasıl sorusu artık sorulmasın istiyorum.

-Unutamadığım, hatırladıkça beni mutlu eden yorum öyle çok kiJ Enerjik olanların hepsi diyeyim.

Fotoğraflar için kaynak: style-boom.blogspot.com

7 yorum:

  1. Çok güzel bir röportaj olmuş, tebrikler :)

    YanıtlaSil
  2. cok begenerek takıp ederım bende styleboom'u..guzel bı rop. olmus:)
    Bu arada blogunu yenı kesfettım :) takıpteyım, benımkıne de beklerımm :) sevgılerrrrrr..

    http://zeysfashionroom.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler! Uğruyorum hemen :)

    YanıtlaSil
  4. styleboom'u ben de çok seviyorum gerçekten röpörtaj da çok güzel olmuş
    bloğunu da izlemeye aldım hemen ;) benimki de yeni sayılır ama bekliyoruum :)

    http://rosaygrismoda.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  5. Stylebooom'un da güzel enerjisiyle gerçekten çok keyifli oldu, teşekkürler çok! :)

    YanıtlaSil
  6. Çok keyifli bir roportaj olmuş özellikle şu analizlerini;


    Kesinlikle renk! Renkli olma hali bizim içimizde var, biz Akdeniz insanıyız ama bir şekilde de çok göze batma, çok öne çıkma konusunda tedirginliğimiz, belki erkeğin getirdiği bu baskı bizi koyu renklere itmiş. “Kırmızı olsun beş kuruş fazla olsun” diyen, yemenisinin oyalarında kır çiçeklerinin bütün renklerini kullanan, halılarındaki renkler dünya çapında ünlenen bir toplum şehre göçtükçe kararmış, sanırım içi de karardığı içinL Umuyorum şehirde de sokaklar daha renkli olur bir zaman.



    okuduktan sonra Styleboom'a olan saygım bir kat daha arttı.:)

    YanıtlaSil