Cuma, Temmuz 11, 2014

STİL |Puan


Puantiyenin havası bir başka. Böyle nasıl anlatsam; naif, çocuksu, zarif, nostaljik... Bana mesela hep eski zamanları hatırlatıyor, 50'leri 60'ları... Kendi tarihime gidecek olursam da 90'ların başlarını. Zira kendi tarihimde puantiyeyle tanışmam kız torun bolluğuna çok yerinde bir çözüm bulan anneannemin tüm kız torunlara aldığı puantiyeli eteklerle olmuştu. Hepimizin pişti olma riskine ise anneannem, bir bölümümüze kırmızı bir bölümümüze yeşil renkli puantiyeler seçerek engel olmuştu :)

O yüzden puantiyeye kendi naifliğinin ötesinde ayrı da bir sempatim var benim. Sempatim sonucu aramızda oluşan bağ da bu elbiseyi görür görmez önce kabine sonra kasaya gitme sebebim. :)


Puanlara bir an dikkatle bakınca ne kadar çoklar ama ne güzel duruyorlar. Oysa ki kalabalığın uyumu zor. Çokluğun içinde bir düzen kurmak her yiğidin harcı değil ve çok zor. Bunu başaranlara da kocaman bir alkış!

Mesela uzun uzun saatlerini ofiste, işte geçiren, yine uzun sayılabilecek vakitleri yollarda tüketen, çalışan, bakımlı, güçlü ve aynı zamanda özverili olmak zorunda olan, takdire şayan bir tempoyla düzen yaratabilen herkese sizden kaç puan gider?


Benden direk on puan! İçinden onluk bir desteyle şımarma şansı verdiğin için de teşekkürler puantiye! <3


Bu fotoğrafları çekildiğim güne Cemal Süreya eşlik ediyordu. Onun bu güzel dizeleri de bizim olsun mu...

 Soruyorlar bir de nerdeyim

Minibüs şarkılarında güllerdeyim

Bilirim az buçuk ne istediğimi

Aykırı dalda açmışsa da çiçeğim

Doruklara tırmanıyor patika

Doyumsuz bir sarmaşık gibi

İte kaka yürüyorum kalabalıkta

Sesim tanınmaz bir çocuk sesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder